13 Mayıs 2016 Cuma

Antalya Kemer Otel Fiyatları

Antalya'da en kaliteli deniz bence kemer, kaş, kalkan bölgelerindedir, plajlar iri taneli kum veya çakıl taşı zeminli olduğu için deniz suyu berraktır, dolayısı ile Antalya Kemer otel fiyatları diye aradığımda Ercüment Sönmez Güdücüoğlu olarak daha keyifli tatil yapabileceğim hotellere ulaşabiliyorum. Bu arada tüm yemekleri ve tatlıları aynı mekanda görmek ve sınırsızca yiyip içmek biz Türk'lere çok cazip geldiğinide söylemek lazım, 2016 mayıs tatili için listeden Maxx Royal otel fiyatlarına baktım ve yaz ortasına göre fırsat seviyesinden olduğu için kaçırmadım satın aldım. Otel fiyat karşılaştırmasını yapmayı ihmal etmedim Ets turizmde fiyatlar daha uygundu.

Havaalanından sonra 75 dakikalık bir ara transfer var hotele kadar, kozalaklı çam ağaçları arasına dikine kesilmiş ince odunlarla dış dekorasyonu yapılmış maxx royal kemer'e giriş yapıyoruz. Bir gün önces maxx royal tatil asistanımız aradı ve her adımda destek verdi, otelde mükemmel bir karşılama hazırlamışlar, check-in işlemleri yapılırken lobideki el yapımı çikolatalar ve şampanya sunulan bölüme alıyorlar, her meyve ve sebzenin çikolatasını yapıyorlar ve taze taze yiyorsunuz, asistanımız tüm işlemleri yaptırdı ve bizi odamıza götürdü, 3 odalı suitler 100 m2 den daha büyük, fakat ısıtma sisteminin arızalı olması ve odadaki giderlerden koku gelmesi sebebi ile oda değişikliği istedik asistanımız onuda halletti ve çok daha iyi bir odaya transfer olduk.

Maxx royalde yemekler yarı açık büfe - yarı ala carta şeklinde sunuluyor, ama ne yerseniz yiyin en iyisi önünüze geliyor, özel isteklerinizi bile tedarik edip getiriyorlar.

Oda kalitesi ve temizlik hizmetleride yüksek puanı hakediyor. Regnum gibi diğer superior otellerle karşılaştırdığımda beni etkileyen el yapımı çikolatalar ve kişisel asistanlık hizmeti oldu. Tabi ısıtılmış açık havuz ve muhteşem sahilleri saymazsak. Mesela regnumda herşey mükemmel ama deniz bulanık ve dalgalı, tek kelime ile rezalet. Ama yemek çeşitleri ve ihtişamda Maxx Royal'i ilk roundda devirir.

Dr. Ercüment Sönmez Güdücüoğlu

21 Mayıs 2015 Perşembe

Ercüment Sönmez Güdücüoğlu anlatıyor

Nerde kalmıştık , 1970'lerde Yıldırım mahallesi Cihangir sokaktaki evimizle aynı arsa içinde olan amcamlardan hasediyordum , diğer iki amcam neden orda yaşamıyorlardı bilmiyorum , en büyük amcam Hasan Güdücüoğlu eskiden sel evleri denilen istasyon yolu üzerindeki bölgede yaşıyordu , onunda 3 çocuğu vardı , Müzeyyen ve Emine benden büyüklerdi ama Hüseyin Güdücüoğlu ile aynı yaşta idik ve ortaokulda sınıf arkadaşı olacaktık , onunla hikayemiz uzun daha sonra sırası geldikçe anlatırım, okul öncesi çağa devam edelim , yine aynı avluda Elmas yenge diye çok yaşlı bir akrabamız daha yaşardı , sanıyorum babamın amcasının geride kalan eşi idi , yanlış hatırlamıyorsam. Biz trakyalılar akrabalık ilişkilerine nedense pek öenm vermiyoruz , düşünsenize sizinle benzer genetik yapıda insanları fazla tanımıyorsunuz , Ercüment Sönmez Güdücüoğlu olarak bana ters geliyor ama tek taraflı bir çaba anlamsız olurdu. Her neyse o zamanlar sokaklarda yağmur sularını ve diğer atıkları dereye ulaştıracak bir kanalizasyon sistemi yoktu , mesela bizim evin arkasındaki Ahmet Yenice'ye ait benzin istasyonundan gelen akaryakıt ve madeni yağlardan oluşan sıvılar bizim sokaktan akar giderdi , bu minik derecikler benim çok ilgimi çekerdi ve suyun önünü kesmek için arkadaşlarımla baraj yapardık , özellikle Metin Güdücüoğlu bana bu konuda çok yardımcı olurdu, annem bu tip oyunlarımı pek  sevmezdi zira kıyafetlerimi temiz tutma konusunda sık sık öğütler verirdi , ama Metin'in o şekilde bir kaygısı olmadığı için baraj inşaatımızda daha fazal özverili davranırdı. Evimizin karşısında Eski bir Rum evi vardı , tahta perdelerle çevrili bahçe içinde ağaçların arasında bir perili köşke benzerdi. Naci beylerin evi derlerdi ama ben o Naci beyi hiç görmedim , sanıyorum ben doğmadan önce ölmüş. Ama onun çocuğu olduğunu tahmine ettiğim Rauf Uluğ yani rauf amca ve eşini , ayrıca çocuklarından Tanju , Feryal ve Jale'yi hatırlıyorum. Tanju benden bir yaş büyüktü , daha sonra lisede aynı sınıfa denk geleceğiz. Bahçelerinde en az 100 yıllık eski bir dut ağacı ve birde kuyu vardı. O kuyu hakkında birçok efsane biliyorum , ağlayan kuyu derlerdi . Neyse anlatmaya devam edeceğim.
Dr. Ercüment Sönmez Güdücüoğlu